Galtung’un Şiddet Biçimleri Ve Şiddetsizlik

Bu görsel pembe zeminin üzerine oyun hamuru ve kağıtlarla yapılmış üç boyutlu bir kolaj. Görselin solunda oyun hamurundan bir dünya ve bu dünyayı el ele tutuşarak çevreleyen beyaz kağıttan insanlar yeralıyor.
Şiddetsizliğin nasıl bir yaklaşım olduğunu anlamak için öncelikle şiddetin ne olduğuna bakmak kritik. Şiddetsizlik ve barış çalışmaları alanında bilinen Johan Galtung bu bakış açısıyla bir şiddet tarifi yapmıştır. Şiddeti en basit haliyle insanların ihtiyaçlarını karşılamalarına yönelik bir tehdit ve zarar verici eylemler olarak açıklamıştır. Doğrudan, yapısal ve kültürel olarak şiddetin üç biçiminden bahseder. 
 
Şiddetin biçimlerini ve birbirleriyle ilişkisini anlamak için bir buzdağı metaforundan yararlanalım.
 
Doğrudan (kişisel) şiddet, buzdağının görünen, üstte kalan kısmı doğrudan şiddeti işaret ediyor. Şiddetin failinin belli olduğu fiziksel ve psikolojik tehdit veya saldırıları ifade eder.  Fiziksel saldırı, manipülasyon, cinsel içerikli tehditler, ısrarlı takip-mesajlar doğrudan şiddet içinde yer alırlar. 
Doğrudan şiddet düşünüldüğünde genellikle fiziksel şiddet üzerine yoğunlaşılır. Galtung manipülasyon, tehdit etme, kontrol sahibi olma gibi psikolojik şiddet biçimlerinin de fiziksel şiddet kadar önemli olduğunu belirtir. Bir şiddet eyleminde fiziksel veya psikolojik şiddet gören birinin olmaması şiddet açısından bir fark yaratmaz. Ortalığa taş atıldığında birisi bundan fiziksel bir zarar görmese de yapılan eylem doğrudan fiziksel şiddet ve korkutma, tehdit yoluyla da psikolojik şiddet olarak ifade eder. Örgütsel çalışmalar üzerinden düşündüğümüzde ise mobbing, manipülasyon, bağırma  doğrudan şiddetin en sık karşılaşılan örneklerindendir.
 
Yapısal şiddet,  öznenin/failin görünür olmadığı, belirli kurumlardan ve sosyal yapılardan kaynaklanan şiddet biçimidir. Bu ifade sosyal yapı uygulamalarının (ekonomik, politik, tıbbi veya yasal)  belirli grupların ya da toplulukların gelişimini veya  temel ihtiyaçlarını göz ardı etmesini ve onlara zarar vermesini kasteder. Galtung fiziksel veya doğrudan şiddetten ziyade, insanların potansiyelleri ile hayatlarının farklı alanlarında elde ettikleri gerçek sonuçlar arasındaki farkın altında yatan nedenlere yapısal şiddet biçimiyle atıfta bulunuyor. Yapısal şiddet kimi zaman doğrudan şiddeti kullanır ya da kullanmakla tehdit edebilir.
 
Ekonomik eşitsizlikler, militarizm, ırkçılık, türcülük veya toplumsal cinsiyet eşitsizliği yapısal şiddet içinde değerlendirilir. 
Örneğin, kadınlar veya LGBTİ+ lar diğer gruplarla eşit konumda veya kaynaklara sahip olmalarının önüne geçen yasal, ekonomik ve tıbbi uygulamalarla karşılaşırlar.  Bununla birlikte örgütleri de bir yapı olarak düşündüğümüzde, örgüt içi ücret politikalarının dengesiz olması, sosyal hakların tanımlanmamış olması, sorumlulukların cinsiyete göre tanımlanmış olması yapısal şiddet örneklerindendir. 
 
Kültürel şiddet, bir kültürde doğrudan ve yapısal şiddeti meşru hale getiren, şiddete olan toleransı artıran buzdağının altında görünmez olan şiddet biçimidir. Galtung, doğrudan ve yapısal şiddet biçimlerinde şiddetin açık olduğunu belirtirken kültürel şiddet de ise gizli olduğunu ekler. Din, dil, ideolojiler, sanat ve bilim gibi alanların gücü ile kültürel şiddet gerçekleşir. Burada kültürleri şiddet olarak sınıflandırmaktan ziyade kültürlerin belirli yönlerinin kültürel şiddet örneği olduğunu belirtir. Kültürel şiddet unsurları, toplumların içine derinlemesine yerleşir ve böylelikle kültürel şiddetin yarattığı etkilerin düşünme biçimlerimizi etkilediğinin farkına varması güçtür. Yapısal şiddetin önlenebilirliği karşısında kültüre yerleşen bu şiddet öğelerinin değişimi yavaştır.
Kültürlerin içinde dini ve ideolojik semboller (anıtlar,askeri geçit törenleri,haç veya hilal sembolleri), cinsiyetçi şakalar ile  deyişler gündelik hayatımızda karşılaştığımız kültürel şiddet unsurlarındandır.  Örgütler üzerinden düşündüğümüzde de örgütsel hikayeleri, ofis kullanım şekillerini ve örgüt içi iletişim biçimlerini vs örgüt kültürü olarak değerlendirebiliriz. Bu sebeple örgüt içinde sürekli anlatılan geçmiş başarı hikayelerinde işi bir çok kişinin birlikte yapmasına karşılık sadece bir kişiden bahsediliyorsa, ofis içinde herkes ortak çalışma alanında çalışırken o örgütten bir kişinin odası varsa, örgüt üyeleri iletişimi engelleyecek davranışlar sergiliyorsa bunları o örgütün kültürel şiddet unsurları olarak değerlendirebiliriz.  Bunlar kendi içinde şiddet olarak değerlendirilmese bile yapısal ve doğrudan şiddete zemin hazırlaması sebebiyle birer kültürel şiddet örneğidir.
 
Belirtilen şiddet biçimlerinin ilişkisini ortaya koymak için bir örnek düşünelim. Oğlan çocuklarının parklarda ya da oyun alanlarında tabanca ile oynaması bir kültürel şiddet unsuru olarak değerlendirilir. Ancak gördüğümüzde bunun bir şiddet olduğunu düşünmeyiz. Yapısal sistemlerde bireysel silahlanmanın önünü açan uygulamalar ve ‘’erkeklik,namus korumak vb’’ erkeklere yüklenen toplumsal cinsiyet rolleri gerekçesiyle silah kullanan kişi haksız ceza indirimleri ile karşılaşılabilir veya bir yaptırıma maruz kalmayabilir. Çocuk tabancanın kaçınılması gereken ya da şiddet üreten bir araç olduğunu düşünmez. İlerleyen yıllarda kişi evde veya iş yerinde kendini karar alıcı olarak gördüğü yerlerde ‘‘erkekliğini ispatlamak’’ için tabancayı kullanabilir ve birini öldürebilir. 
 
Belirtilen üç şiddet biçimi birbiriyle bağımlı ve birbirini güçlendiren bir ilişki içinde  gerçekleşiyor. Daha çok kültürel şiddet unsurlarından yapısal şiddete, yapısal şiddetten ise doğrudan şiddete uzanan bir etkileşimin olduğunu söyleyebiliriz. Kültürel şiddetin ortadan kalkmadığı durumlarda yapısal ve kültürel şiddet unsurlarıyla mücadele etmek güçleşiyor. Doğrudan şiddetin ortadan kalktığı durumlar olsa da yapıda ve kültürde şiddet unsurlarıyla devam edebiliyor. Galtung, kalıcı bir şiddetsizlik veya barış ortamından bahsediyorsak yapısal ve kültürel şiddet üzerine çalışmamız, dinamiklerini anlamamız ve mücadele etmemiz gerektiğinin altını çiziyor. 
 
Yararlanılan kaynaklar
Galtung, J. (1969). Violence, Peace, and Peace Research. Journal of Peace Research, 6(3), 167-191.
 
Galtung, J. (1990). Cultural Violence. Journal of Peace Research, 27(3), 291-305.
 
Yapısal Şiddet: Özellikleri, Türleri ve Örnekleri
https://tr.warbletoncouncil.org/violencia-estructural-4942
Paylaşın :
Facebook
Twitter
LinkedIn
Pinterest

E-posta listemize kaydolun ve çalışmalarımızdan haberdar olun.