Nisan 2015’den beri şiddetsizlik alanında çalışmalar yaparak şiddetsiz bir dünyayı mümkün kılmaya çalışıyoruz. Eğitim, atölye ve kaynak üretimleriyle şiddetsizliği yaygınlaştırma çalışmalarımızı devam ettirebilmek için 22 Aralık Cuma akşamı Muaf Kadıköy’de sizleri dayanışmaya, birlikte olmaya ve müzikle şiddetsiz hayalimizi yaşamaya davet ediyoruz!

Stres, baskı altındayken vücudumuzun bize uyarısıdır ve üzerimizde gözle görülebilir etkileri var. Başığışıklık sistemi, saç dökülmesi, cilt sağlığı, enerji seviyesi, başkalarıyla ilişkilerimizde sıkıntı gibi temel alanları örnek gösterebiliriz. Bu atölyenin içinde çeşitli nefes tekniklerini, dans ve yoga terapisiyle harmanlayarak stresle sağlıklı ve şiddetsiz bir biçimde mücadele etmeyi öğreneceksiniz. Bu atölyeden evinizde, çalışma ortamınızda veya stresli hissettiğiniz herhangi bir yerde uygulayabileceğiniz farklı tekniklerle ayrılacaksınız.

Bu ayki atölyemizde konuşmayı bırakıp harekete geçiyoruz! Misafir yürütücümüz Faysal Tekoğlu’nun kolaylaştırıcılığında Queer Tango ile toplumsal cinsiyet normlarına karşı, kuir teoriyi pratiğe döküyoruz. Tekoğlu, şiddetsizlik ve kuir teorinin ilkelerini takip ederek, ikili karşıtlıkların tersine nasıl hareket edebileceğimizi ve bedenlerimizi yönlendirebileceğimizi sorguluyor.

Yaz arasından sonraki ilk buluşmamızda, şiddete karşı dayanışma ağlarını, farkındalığı ve savunma yöntemlerini geliştirmek için etkin kampanyalar yürüten Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nden Nurgül ile Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüleri Hazal ve Burcu ile “ilişkilerde şiddet”i konuşacağız.

“Tandem: Kültür Yöneticileri Değişimi Türkiye – Avrupa Birliği Programı” kapsamında Bulgraistan’dan proje partnerimiz Ravnovesie ile gerçekleştirdiğimiz “Korkmayın, Birlik Olun!” projesi kapsamında Türkiye’de yaşayan farklı kişilerle yaptığımız röportajlarla onların korkularını konuştuk. Röportajlar sonucunda bir kısa film hazırlandı.

Bu ayki buluşmamızda Şiddetsizlik Merkezi’nden Birsen Atakan’ın katılımıyla “Şiddetsiz İletişim”i tartışacağız. Çatışkıların çözümünde etkin bir yöntem olabilen şiddetsiz iletişim bir yanıyla da bir ilke olarak şiddetsizliğin önemli bileşenlerinden. Kendimizi daha iyi ifade etmek, karşıtımızı ve karşımızdakini daha iyi anlayabilmek, içinde bulunduğumuz toplumsal hareketlerin ya da kampanyaların karar alma ve örgütlenme süreçlerinde daha verimli iletişim kurabilmek için şiddetsiz iletişimin temel ilkelerini konuşacağız. Aklınızın karamsarlığını, iradenizin iyimserliğini de alıp gelin!

Şiddetsizliği ve şiddetsiz yöntemleri  konuştuğumuz, tartıştığımız Şiddetsiz film gösterimleri serisine bu ay yönetmenliğini Jehane Noujaim’ın yaptığı “MEYDAN” filmini izleyerek devam ediyoruz.  Film  Mısır’ın Tahrir Meydanında başlayan Mısır Devrimi’ni  6 farklı direnişçinin gözünden anlatıyor. Sadece bu süreci değil, devrimin ardından ortaya çıkan toplumsal ve siyasi karışıklıkları da ele alıyor. Bugüne ve yarınlara ders çıkarabileceğimiz bu belgesel türündeki  filmi birlikte izlemeye davet ediyoruz.

Bu ayki buluşmamızda yurttaş haberciliği, bağımsız dijital medya, sosyal medyada haber paylaşımı ve dijital güvenlik konularını tartışacağız. Gezi direnişinden sonra önemini iyice idrak ettiğimiz sosyal medyanın haberleşme için kullanımını teşvik eden ve her yurttaşın bir haberci olabilmesini teşvik eden dijital medya ve güvenlik alanından konuşmacılar bizlerle olacak.

Film Hakkında: Bu ayki “Şiddetsiz Film Gösterimlerinin” dördüncünde “Peki Şimdi Nereye?” filmini izliyoruz. Dünya çapında büyük beğeni toplayan Caramel’in  Lübnan doğumlu yönetmeni Nadine Labaki sınırları dışındaki izleyicilerine ulaşmak amacıyla senaryosunu yazdığı, yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği ikinci uzun metrajlı filmi “Peki Şimdi Nereye?” ile karşımıza çıkıyor ve kamerasını bu sefer de Lübnan’ın küçük bir köyüne çeviriyor.

Film Hakkında: 1988 Şili referandumundan yola çıkılarak uyarlanan film diktatör Augusto Pinochet’in baskılarla ülkeyi referandum oylamasına götürdüğü bir ortamda muhalefet kanadında yürütülen hayır kampanyasını anlatmaktadır. Yaşanan imkansızlıklara ve siyasi baskıya rağmen diktatöre karşı duran genç ve parlak fikirli reklamcının hayır kampanyası işe yarayacak mı, hayır diyen muhalefetin, pozitif mesajlarla kazanmasını sağlayacak mı?